Pages

FACEBOOK SAYFAMIZ EMEĞE SAYGI BEĞEN

Slide # 2

Slide # 2

Far far eway, behind the word mountains, far from the countries Vokalia and Consonantia, there live the blind texts Read More

Slide # 3

Slide # 3

Far far away, behind the word mountains, far from the countries Vokalia and Consonantia, there live the blind texts Read More

Slide # 4

Slide # 4

Far far away, behind the word mountains, far from the countries Vokalia and Consonantia, there live the blind texts Read More

Slide # 5

Slide # 5

Far far away, behind the word mountains, far from the countries Vokalia and Consonantia, there live the blind texts Read More

21 Mart 2014 Cuma

Bebekler Neden Güzel Kokar?

bebekBebek kokusu tabiri, dilimize iyice yerleşmiş bir tabirdir. Bebeklerin o mis gibi kokusu doğumdan itibaren hemen alınan, insanın içine büyük  huzur veren bir kokudur. Halk arasında bebeklerin masumiyet koktuğu, o saflığın kokularına yansıdığı söylenir; hatta koku “cennet kokusu” diye tabir edilir.
Peki, bebeklerin bu kadar güzel kokmasının nedeni nedir? Bu durum bilim adamlarına göre bebeklerin kıl diplerinde bulunan salgı bezlerinden kaynaklanıyor. Bu salgı bezleri bebeklerin başlarında ve yüzlerinde daha aktif bulunmaktadır. Salgı bezlerinde yağlı bir salgı üretilmekte ve bu salgıdan gelen koku da, bebeğin o güzel kokusunu vermektedir. Ayrıca anne sütü alan bebeklerin devam sütü ile beslenenlere göre farklı kokmaları da yediklerinin kokularını etkilediğini gösteriyor.
Tüm bunların yanında, bebeklerin ter bezleri gelişmediği için terlememeleri de kokularında etkili bir faktördür. İnsan vücudunda bulunan bakteriler terleme sonucunda ortaya kötü bir koku çıkmasına yol açar. Terleme olmayınca kötü koku da oluşmayacaktır. Anneler  miniklerin sağlıklı olması, gözeneklerinin rahatlayarak büyümesine katkıda bulunması için  sık  yıkadıkları ve banyodan sonra cildini yumuşatmak, bakımını sağlamak için çeşitli   yağlar kremler kullanmaları sonucunda, bebeklerin kokusu her daim misler gibi olur
   Yazar: Murat Uysal     Kaynak: www.bilgiustam.com

Bermuda Şeytan Üçgeninin Sırrı Nedir?

bermuda.jpgElinize bir harita alıp bakınca üçgen şeklinde görülen bu bölgede, bu zamana kadar açıklanamayan birçok esrarengiz olay gerçekleşmiştir. Kaybolan gemi, uçak ve insanların sayısı tam olarak bilinmemektedir. Bu nedenle uzun bir dönem lanetli yer veya şeytanın üçgeni gibi isimlerle anılmıştır, hatta günümüzde de bu isimleri zaman zaman kullanmaktayız.
Bermuda üçgeni, Atlantik okyanusunun 500.000 mil karelik bir alanını kaplayan, Amerika’nın Atlantik okyanusuna açılan güneydoğu sahillerinde yer alan, kuşbakışı bakıldığında ise Miami, Bermuda ve Puerto Rico sınırları içerisinde kalan üçgen şeklinde bir alandır. Okyanusun bu kısmında yüzlerce gemi ve uçak enkazı bulunur. Son 100 sene içerisinde batan gemi, düşen uçak ve kaybolan insan sayısı 1000′lerle ifade ediliyor.
Bu bölgede suyun altında çok büyük mıknatıs maden kaynaklarının yer aldığı ve bu nedenle uçakların bu yoğun manyetik çekimden etkilenerek elektronik sistemlerinin bozulduğu, buna bağlı olarak da düştükleri söyleniyordu. Buna o kadar uzun seneler inanıldı ki, kimilerine göre başka bir açıklaması kesinlikle olamazdı. Fakat diğer taraftan biraz düşünürsek, eğer böyle birşey olsaydı gemiler niye batıyor? Yoksa bir gemiyi bile çekip yutabilecek kadar kuvvetli miydi bu manyetizma? Kesinlikle hayır. Eğer mıknatıs etkisi olsa ve zıt kutuplar prensibiyle gemi çekilse bile, su yüzünde duran bir gemiyi batıracak kadar güç üretebilmesi mümkün olmazdı. Ayrıca o bölgede yapılan ölçümler aşırı veya normalin üstünde bir manyetik alan olmadığını defalarca kanıtladı.
bermuda_seytan_ucgeni.jpgBölgede asıl şüphe uyandıran ise, insanların “denizde beyaz bir su oluşuyor” şeklinde ifade ettikleri sıradışı olaylardı. Bunun üzerine robot kameralı su araçlarıyla yapılan dalışlar sonucunda suyun tabanının bembeyaz bir örtüyle kaplı olduğu görüldü ve batan gemi ve uçak enkazlarının hepsi bulundu. Şu an en kuvvetli ihtimal olarak ortaya atılan güncel teoriye göre, bu tabaka denizin dibinde yer alan büyük doğalgaz kaynağından çıkan gazların suyun altında yüksek basınç ve düşük sıcaklığın etkisiyle katılaşıp beyaz hidrat parçacıkları haline gelmesi şeklinde açıklanıyor. Bu bölgeden aynı zamanda Gulf Stream adı verilen bir sıcak su akıntısı geçer. Suyun tabanındaki hidrat parçacıkları sıcak su akıntısıyla karşılaştıklarında eriyip su yüzüne doğru harekete geçerler. Bunun sonucunda binlerce metreküp doğalgaz suya karışmış olur ve suyun yoğunluğunu çok azaltırlar. O esnada bölgeden geçen bir gemi varsa, yoğunluk farkından dolayı suyun kaldırma kuvveti gemiyi taşıyamaz ve gemi batar. Sıcak su akıntısıyla beraber hidritlerin erimesi bittiğinde su yüzünde oluşan bu beyaz tabaka da yok olur ve gemi sanki az önce orada değilmiş gibi gözden tamamen kaybolur.
Aynı şekilde su yüzeyinden havaya dağılan gazlar, atmosferdeki havadan bile daha az yoğunluğa sahiptirler ve aynı sebepten yani yoğunluk farkından dolayı uçaklar hava tarafından yeterli sürtünmeyi alamayıp irtifa kaybederler ve doğalgaz moleküllerinin havadaki oksijeni tutmasından dolayı uçağın motorları yanma için gerekli oksijeni alamayıp dururlar.
Şeytan üçgeninde kaybolarak en fazla ünlenen olay “Flight 19″ idi. Oysa aynı zamanda çok sayıda uçak kaybolmuştu. Bunlar ikinci dünya savaşında Amerikan donanmasına ait bombardıman uçaklarıydı. Grumman IBM Florida Avenger tipindeki beş uçak, 5 Aralık 1945 tarihinde saat 14.00 civarında Florida’daki Fort Lauderdale donanma üssünden ayrıldıktan sonra pilotlar uçuş koşullarının gayet iyi olduğunu bildirmişlerdi.
Fakat sonra Bermuda Şeytan Üçgeni’nde birden bire yok oldular. Flight 19 uçağından son haber alındığında büyük bir deniz uçağı arama çalışmaları için yola çıkmıştı ve beş bombardıman uçağının tahmini yerine varıldığında alınan bir sinyal bir müddet sonra aniden yok oldu. Aynı gün birkaç saat içinde altı uçağın kaybolmasından sonra tarihin en büyük arama çalışmaları başladı. Fakat uçaklara ait tek bir parça bile bulunamadı.
Bermuda üçgeninin sırrı çözülmüş fakat herşeyi henüz tam olarak bilinememektedir. İleriki yıllarda “Bermuda Şeytan Üçgeni” olarak bilinen bölgenin, halen yapılmakta olan araştırmaların ışığında herşeyinin öğrenileceğini düşünüyorum.


27 Mayıs 2013 Pazartesi

Facebook’taki bu virüse dikkat !


facebookta bu tuzaga dikkat
Facebook’ta bu tuzağa dikkat! Facebook’ta geçen ay yayılmaya başlayan ve sahte mesaj tuzağıyla kullanıcı bilgilerini ele geçiren tehlikeli virüs, varlığını tüm hızıyla sürdürüyor.
Facebook profilini ele geçiren virüs bütün bilgilerinize ulaşıyor ve dilediği şekilde hesabınızı kontrol edebiliyor.
“Videomu izleyin bence süper oldu”, ‘Yorum da yapın”, “Bir yarışmaya katıldım. Siz de izleyin” şeklinde sahte yazılarla kullanıcıların dikkatini çekmeye çalışan virüs, bu şekilde kullanıcılar arasında yayılıyor.
virüs
İlgili içeriğe tıkladığınızda Flash Player yüklemeniz gerektiğini söyleyen zararlı yazılım aslında bilgisayarınıza ilgili kötü niyetli yazılımı yüklüyor.
Chrome tarayıcısı üzerinden çalışan virüs, web tarayıcınızın kontrolünü bir eklenti vasıtası ile ele geçirerek Facebook hesabınızı kontrol altına alıyor. Kullanıcılar, FaceBook hesaplarını her açtığında bir müzik ile karşılaşıyor.
Sahte video tıklandığında, virüs yükleyen bu ekran beliriyor Facebook hesabında otomatik olarak çalıştırdığı ‘Youtube’ isimli sahte uygulama silseniz de geri geliyor. Söz konusu zararlı yazılımdan kurtulmak isteyen kullanıcılar şu adımları izlemesi gerekiyor:
- Başlat tuşuna basarak alt kısımdaki arama bölümüne regedit yazın
- Regedit’i açtıktan sonra açılan kayıt defterinden Hkey_local_machine-software > policies > google > chrome > seçeneğini takip edin.
- Burada “asdadsfclbonhleeank” gibi karmaşık isme sahip bir dosya olacaktır.
- Bu dosyayı silerek web tarayıcınızı baştan başlatın. Virüs temizlenmiş olacaktır
.

29 Nisan 2013 Pazartesi

KALP KRİZİ GEÇİREN KİŞİ NE YAPMALI


Diyelim ki, mesai saati bitti ve siz
de akşam 18:30 civarında,
alışılmadık derecede zorlu bir iş
gününün ardından (tabii ki tek
başınıza) arabanıza binip evin
yolunu tuttunuz.
Çok yorgunsunuz ve canınız da
fena halde sıkkın.
Birdenbire göğsünüzde,
kolunuza ve çenenize doğru
yayılmaya başlayan
korkunç bir ağrı
hissediyorsunuz.
En yakın hastaneye sadece on
dakikalık mesafedesiniz ama
hastaneye ulaşmayı başarıp
başaramayacağınızdan bile emin
değilsiniz. NE YAPACAKSINIZ???
İLK YARDIM KURSLARINA
KATILACAK KADAR AKLI BAŞINDA
BİRİYDİNİZ AMA KURSTAKİ
EĞİTMEN, SİZİN BAŞINIZA BİR ŞEY
GELDİĞİNDE NE YAPACAĞINIZI
ÖĞRETMEDİ!!!
YALNIZ BAŞINIZA İKEN KALP KRİZİ
GEÇİRİRSENİZ
NASIL HAYATTA KALIRSINIZ?
PEK ÇOK İNSAN KALP KRİZİ
GEÇİRDİĞİ SIRADA TEK BAŞINA
OLUYOR; ETRAFTA YARDIM EDECEK
KİMSE BULUNMUYOR.
KALP
ATIŞLARI DÜZENSİZLEŞEN VE
KENDİSİNİ BAYILACAKMIŞ GİBİ
HİSSEDEN BİRİNİN
BİLİNCİNİ YİTİRMEDEN ÖNCE
YALNIZCA 10 SANİYE KADAR
ZAMANI VARDIR.BU DURUMDA NE YAPMANIZ
GEREKİR?
CEVAP:
PANİĞE KAPILMADAN
ÜST ÜSTE KUVVETLİCE ÖKSÜRMEYE
BAŞLAYIN.ARABANIZI SAĞA ÇEKİN MOTORU
DURDURUN
DÖRTLÜLERİ YAKIN
ARABANIN ARKASINA GEÇİP SIRT
ÜSTÜ YERE YATIN AYAKLARINIZI
ARABANIZIN BAGAJINA DOĞRU
YUKARI KALDIRIN VE
ÖKSÜRMEYE BAŞLAYIN
ÖKSÜRMEDEN ÖNCE HER SEFERİNDE
DERİN BİR NEFES ALIN;
ÖKSÜRÜKLERİNİZ GÜÇLÜ OLSUN,
DERİNDEN GELSİN VE UZUN
SÜRSÜN,TIPKI GÖĞSÜNÜZDE BİRİKMİŞ
BALGAMI ATMAYA ÇALIŞIR GİBİ
ÖKSÜRÜN.HER İKİ SANİYEDE BİR DERİN NEFES
ALIP ÖKSÜRÜN VE BUNU YA
YARDIM GELENE DEK YADA KALP
ATIŞLARINIZ TEKRAR NORMALE
DÖNENE DEK SÜREKLİ YAPIN.SAKIN ARABANIZIN İÇİNDE
OTURMAYIN
BU ESNADA SİZİ GÖREN İNSANLAR
YARDIM EDECEKLERDİR
DERİN NEFES ALMAK CİĞERLERİ
OKSİJENLE DOLDURUR.ÖKSÜRMEK KALBE TAZYİK YAPAR VE
KAN DOLAŞIMINI RAHATLATIR.KALBE UYGULANAN BU TAZYİK,
KALBİN NORMAL RİTMİNE
DÖNMESİNİ KOLAYLAŞTIRIR.
BÜTÜN BUNLAR SİZE, BİLİNCİNİZİ
KAYBETMEDEN ÖNCE HASTANEYE
YETİŞECEK ZAMANI TANIR.
AYAKLARINIZ YUKARI DOĞRU
KALDIRILMIŞ OLDUĞUNDAN
VÜCUDUNUZDAKİ BÜTÜN KAN
KALBE BASINÇ YAPACAKTIR.
BU POSİZYONDA YATMAK KALBİN
NORMAL ÇALIŞMAYA DÜZENİNE
GEÇMESİNE YARDIMCI OLUR
BU KONUDA MÜMKÜN OLDUĞUNCA
ÇOK KİŞİYİ BİLGİLENDİRİN.
BU BİLGİ SAYISIZ İNSANIN
HAYATINI KURTARABİLİR!!!ASLA, ‘BENİM BAŞIMA GELMEZ!’ DİYE
DÜŞÜNMEYİN.HAYAT TARZIMIZIN EPEYCE
DEĞİŞTİĞİ ŞU SON YILLARDA ARTIK
HER YAŞTA İNSAN
KALP KRİZİ GEÇİRİYOR





-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

27 Nisan 2013 Cumartesi

KARABASAN NEDİR ? NEDEN UYKUDA İNSANLARI RAHATSIZ EDER


                              

Uykudan uyandınız, bilinciniz açık ama bir türlü kendinize gelemiyorsunuz. Üzerinize kapkara bir ağırlık çökmüş sanki, kalkmak istiyor ama kıpırdayamıyorsunuz. Koşmak istiyorsunuz ama yürüyemiyorsunuz.Bağırıyorsunuz ama sesiniz çıkmıyor. Tam boğulmak üzere iken son bir hamle ile silkinip gözlerinizi açtığınızda kâbus bitiyor.
Herşeyogren.com’un özel anket araştırma verilerine göre ;
Karabasan rahatsızlıgına yakalanan insanların yatmadan önce “Besmele çekmedikleri”, bir çoğunun “Cünüp” yattıkları ve bazılarının ise  israfkar oldukları ortaya çıktı.  Hamilelik öncesi ve sonrası dönemlerde kadınlarda da sık görülen Karabasan hastalığıyla ilgili  az sayıda kişinin görüşlerinin değerlendirildiği bu araştırmada, bu hastalığa yakalananların çoğu, bu hastalıgın sebebinin yatmadan önce boy abdesti almamalarından kaynaklandıgını düşünürken,  bu rahatsılığın etkisinden kurtulmak için ise Kur’an Sürelerini okumanın ve Besmele çekmenin çok işe yaradıgını söylediler.
Halk arasında ‘karabasan’ denilen bu hale cinlerin, kötü ruhların veya psikolojik rahatsızlıkların sebep olduğu düşünülür. Sık sık bu tür uyku sorunu yaşayan kişiler de kendilerinde psikolojik bir bozukluk olduğunu sanarak üzülürler. Oysa karabasanlar, bir hastalık veya bozukluktan kaynaklanmıyor.
Dünyanın her yerinde insanların aynı şekilde tarif ettiği ve tıp dilinde ‘uyku felci’ denilen bu hal, tamamen uyku sırasında gelişen fizyolojik bir durum sebebiyle oluşuyor. Fatih Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Atilla İlhan, uyku felcinin bir hastalık olmadığını, sebepleri ortadan kaldırılınca düzeleceğini söylüyor.
İnsan uyurken belli aralıklarla REM ve NonREM denilen evreler yaşıyor. Rüyalar REM döneminde görülüyor. İnsan beyni, rüya görürken geçici olarak vücudu hareketsiz hale getiriyor yani felç ediyor. Bu sayede insan rüyasında yaptığı hareketleri gerçekte yapamıyor. Prof. Dr. Atilla İlhan, “Eğer bu felç yaşanmasa, mesela rüyasında futbol oynadığını gören kişi gerçekte de bacaklarını hareket ettirirdi. Veya gerçekte de yürür, konuşurdu. Uyurgezerliğin sebebi de bu felcin yaşanmamasıdır.” diyor. Prof. Dr. Atilla İlhan’ın verdiği bilgilere göre, uyku felci, beyin uyanıp bilinç açıldığı halde bedendeki felcin devam etmesi durumunda yaşanıyor. İnsan bedenini hareket ettirmeye, gözlerini açmaya, konuşmaya çalışıyor ama vücudu hâlâ felç olduğu için bunu başaramıyor ve korkuyor. Bu hal, kişi tekrar REM uykusuna dönmeden önce veya tamamen uyanmadan birkaç saniye veya birkaç dakika sürüyor. Nadiren çok uzun sürdüğü de oluyor. Uyanma ile felç halinin bitmesi gerekirken bu tarz bir irtibatsızlık yaşanmasının sebebi tam olarak bilinemiyor. İlhan, hasta hi-kâyelerine göre tespit edilen etkenleri şöyle açıklıyor: “Uyumadan önce ağır yemek veya uzun süreli açlık hali, stresli bir yaşam tarzı, çok uyumak veya az uyumak, düzensiz uyku saatleri, yanlış ve rahatsız bir yatma şekli gibi birçok etken uyku felcine sebep olabilir. Düzenli ve yeterli uyuma, stresten uzak durma, akşam yemeklerine dikkat etme gibi tedbirlerle bundan kurtulmak mümkün.”
İlhan’a göre, bazen tam uykuya dalacakken boşluğa basmış gibi hissedip ürkmek de vücudun REM dönemine geçerken aniden felç olmasıyla ilgili ve herkeste olabilir. Ancak, derin uyku sırasındaki ‘atma’ denilen bacak hareketlerine dikkat edilmesi gerekiyor. Çünkü bunların sara nöbeti olma ihtimali yüksek.
Bilimsel olarak böyle açıklanan Karabasan rahatsızlıgı akıllarda şu soruyu doğuruyor :
Neden kötü kötü kabuslar tam da uyku felci geçirdiğimiz sırada geliyor?
Bu, cinlerin insan zaafiyetinden yararlanması mıdır?
Neden Kur’andan sureler okudugumuzda ve tekbir getirdiğimizde karabasan gidiyor ve rüyadan uyanıyoruz?
Bu sorulara henüz verilecek cevap yok. Ancak biz yine de dini açıdan ne tür önlemler almalıyız, profesyonellerden öğrenelim.
Peki Dini açıdan önlemlerimiz nasıl olmalıdır?
Karabasan ya da kıllı yaratık denilen bu psiklojik rahatsızlıktan kurtulmak için İslami açıdan yapmamız gereken uygulamalar nelerdir?
Karabasan’ın cinlerin manyetik etkisiyle gerçekleştiğini düşünen Prof.dr. İbrahim Canan’a göre yapacağımız tavsiyeler şunlardır :
1-  Abdest alıp 2 rekat namaz kılıp abdestli yatmak.
2-  33 defa sübhanallah, 33 defa elhamdülillah ve 34 defa allahü ekber diyerek uyumak.
3-  7 defa ayetelkürsiyi okuyup sağa, sola, arkaya, öne, alta ve üste üfleyip yedincisini üflemeden uyumak
4-  Fatiha, nas, felak, ihlas surelerini okumak
5- Cevşen duasını okumak ve üzerinizde cevşen duasını bulundurmak
Korku gibi şeylerden korunmak için dua etmek ve âyet ile hadis gibi şeyleri yazıp taşımak dinen caizdir. Abdullah bin Ömer Peygamberden (sav) şöyle rivayet etmiştir: “Sizden biriniz uykuda korkarsa şöyle desin: Allah’ın gazab ve azabından ve kullarının şerrinden, şeytanların vesvesesinden ve yanıma gelmelerinden eksikliği olmayan Allah’ın sözlerine sığınırım” O zaman, hiçbir şey ona zarar vermez. Abdullah bin Amr onları temyiz çağına gelen çocuklarına öğretir, temyiz çağına gelmeyen çocukları için yazıp onların boynuna asardı (Ebu Davııd, Nesâî, Tirmizî).
Ancak bunları istismar edip sanat haline getiren ve saf kadınlarla teşriki mesai edip onlarla haşr ve neşir olmak kesinlikle haramdır. (Günümüz meselelerine Fetvalar  2, Yasin Yayınevi, s: 258 )




-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

26 Nisan 2013 Cuma

KÖPEKLER EZAN OKUNURKEN NEDEN ULUR ?


Köpekler ezan okunurken neden ulur?


Videoda köpekler dört sabah Ezanı öncesi kamerayla izleniyor..Her sabah ezanı okunmasında birden köpekler garip hallere giriyorlar..Sanki etrafındaki birşeylere tepki verirmişcesine  uluyorlar.. Bu durum, köpeklerin çan sesi ve siren sesi duyduğunda da devam edebiliyor.
Bu sebeple ilk aklımıza gelen şey köpeklerin ses sisteminden rahatsız olduğudur. Fakat ezan sesine sadece köpekler değil eşekler de anırarak tepki verebiliyorlar.
Dini Kaynaklara göre ise bunun sebebi şudur :  Kafir cinler ve şeytanlar ezan sesini duymamak için çok uzak yerlere kaçarlarmış..Hayvanların da gözlerinde perde olmadıgından , o şeytanilerin böyle ani kaçışlarını gördüklerinden dolayı tepki verirlermiş..
Bu rivayeti destekleyen Hadis de mevcuttur :
Hz. Cabir’den nakledildiğine göre Peygamberimiz(a.s.m) şöyle buyurdu: “Şeytan ezanı işittiği vakit Revha denilen yere kadar gider. koşar adımlarla kaçıp oradan uzaklaşmaya çalışır”
(bk. Müslim, Salat, 15, 16, 17, 18).
Şeytanın, en faziletli ibâdet olan Kur’an okumadan ve namazdan kaçmayıp ezan sesinden kaçması (bk. Müslim, a.y.), kıyamet gününde onu işittiğine şahadet etmemek içindir. Çünkü bir hadis rivayetine göre, müezzinin sesini işiten insanlar, cinler ve her şey kıyamet gününde onu işittiğine şahadet edecektir. Şeytan da her şeye dahildir. Yahut cinlerden sayılır.
Bazıları “Şeytânın kaçması ezanın azametindendir. Çünkü ezan dînin bütün kurallarını içine alır ve İslam’ın şeâirini / işaretlerini ve sembollerini ilândır. Bunların can düşmanı olan şeytan, onları işitmeye tahammül edemez; demişlerdir.
Bir takımları şeytanın kaçmasını onu ye’s ve ümitsizliğine bağlarlar. Zira şeytan tevhit ilânını duyunca İnsana vesvese vereceğinden ümidini keser. Fakat namaz kılan ve Kur’an-ı Kerim okuyarak ‘a duada bulunan kimseden şeytân kaçmaz. Çünkü o hallerde kendisine vesvese kapıları açıktır. İstediği gibi kulun damarlarına kadar sokularak vesveseyi hatırına getirebilir. O derecede ki, namaz kılan kimse kendinden geçerek kaç rekât kıldığını bile unutur.
Demek ki, ezanın pek büyük bir fazileti vardır. O derece ki şeytân onu işitince deliye döner; Başına en büyük felâket gelmiş gibi ne yapacağını şaşırır. (bk. Ahmed Davudoğlu, Sahih-i Müslim, Tercüme ve Şerhi, ilgili hadislerin açıklaması)
En doğrusunu Allah bilir, bu yüzden ilmen bir açıklaması yapılmadıkça bu konu hakkında kesin olarak karar bildirmek yanlış olur.Zira siren sesine de çan sesine de uluyan köpekler vardır.

İLGİLİ VİDEO
















------------------------------------------------------------------------------------------------------------

24 Nisan 2013 Çarşamba

DOĞANIN KANUNU : YALNIZ AÇKEN ÖLDÜR


çitalar

Fotoğrafçı Michel Denis Kenyada Çıktığı Safaride Bu Fotoğrafları Çekti.
”Bu 18 Aylık Çita Kardeşler Bu İmpalayı Önce Yakaladı Sonra Merhamet Edip Ona Hiç Zarar Vermeden Uzaklaştılar.”
HAYVANLAR DOĞANIN KANUNA UYUYOR
Normal şartlarda impalaya hiç şans tanımaması beklenen çitaların, karınlarını önceden doyurdukları ve bu yüzden impalaya dokunmadıkları anlaşılıyor. Çitalar, her ne kadar vahşi birer hayvan olsalar da avlarını yalnızca açken öldürüyorlar..
Resimdeki Çitalar  aylardır annelerinden ayrı yaşayan bir grub kardeşten oluşuyor. Yakaladıkları impalaya karınları tok oldugu için herhangi bir zarar vermiyorlar. Buna karşın beklenmedik bir şekilde sevgi gösterisinde bulunuyorlar.
tavsan






-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------